DOLAR

34,2707$% 0.07

EURO

37,6304% -0.02

STERLİN

45,0210£% 0.01

GRAM ALTIN

2.917,44%-0,13

TAM ALTIN

19.838,00%-0,26

BİTCOİN

2179882฿%2.83009

Öğle Vakti a 12:58
Muş AÇIK 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Öğr. Gör. Zeynep Deniz SEVEN

Öğr. Gör. Zeynep Deniz SEVEN

05 Haziran 2024 Çarşamba

Çocukların yüzde 40’ında uyku problemi görülüyor

Çocukların yüzde 40’ında uyku problemi görülüyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 29 Temmuz 2023 , Cumartesi

Çocukların uyuma rutinlerinde değişiklik olsa da uyku ihtiyacının yeni doğan bebeklerde ortalama 18 saat, 1 yaşta 14 saat, 5 yaşta 12 saat, 6-7 yaşlarında 11, ergenliğin başlangıcında ise 9 saat olduğunu kaydeden Öğr. Gör. Zeynep Deniz Seven, uyku ihtiyacını yeterince karşılayamayan çocuklarda; davranış bozukluğu, hiperaktivite depresyon, kaygı, uykuya dalamama, kabus görme, aşırı kilo alma gibi sorunların görüldüğünü belirtti. Çocukların yaklaşık olarak yüzde 40’nın uyku sorunu yaşadığını belirten Seven, bu problemle başa çıkmayı sağlayacak önemli tavsiyelerde bulundu.

 

Bebeklerde uyku düzeninin en kritik konulardan biri olduğunu belirten İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Program Başkanı Öğr. Gör. Zeynep Deniz Seven, “Gece uykusunun düzenli olması hem bebek hem de anne-babalar için rahatlatıcı bir faktördür. 1 yaş civarında gece iyi uyuyan çocuğun bile 5-8 kez uyanması normaldir. Bu durumu ileriki yıllarda normal uyku döngüsü geçişleri takip eder. Gece uyanmaları iyi ve kötü uyuyan çocukları ayırt etmek için önemli bir kriterdir. İyi uyuyanlar gece uyanırlar fakat herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın tekrar uyurlar. Kötü uyuyanlar ise mutlaka bir müdahale sonucunda uyurlar. Burada bilinmesi gereken önemli bir konu bazı bebeklerin öz-rahatlatıcı nitelikte olmalarıdır. “Öz-rahatlatıcı” terimi bebeklerin herhangi bir yardım olmadan kendi kendilerine uykuya dönmelerini ifade eder. Bu tür bebekler uyandıklarında bir şeye sarılarak, parmağını emerek tekrar uyurlar. Genellikle ebeveynler bu bebeklerin gece uyanmadıklarını zannedebilirler” diye konuştu.

 

“Çocuklarda uyku sorunu gelişimlerini etkiliyor”

İlk çocukluk dönemindeki çocukların her gece 11-13 saat kadar uyumasını öneren Seven, “Bu dönemde çoğu çocuk gece boyunca uyur ve gündüzleri de bir kere öğlen uykusuna yatar. Önemli olan çocuğun sadece uyuması değil aynı zamanda bölünmeyen bir uyku düzenine sahip olmasıdır. Aynı zamanda bazen bu dönemdeki çocukların uyuması, yatma zamanı rutini uzadığı için zor olmaktadır. Yapılan bir araştırma yatma zamanına karşı gösterilen direncin çocukta davranım sorunları ya da hiperaktivite ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.

 

Çocuklar Narkolepsi yani gün içinde çok miktarda uyuma, insomnia yani uykuya dalmada ya da uykuyu sürdürmede güçlük ve kabus görme gibi bir çok uyku problemi yaşayabilirler. Tahminlere göre çocukların yüzde 40’tan fazlası gelişimlerinin bir döneminde uyku problemi yaşamaktadır. Araştırmalar uyku problemi yaşamış çocukların yaşamayanlara göre daha fazla depresyon ve kaygı belirtileri gösterdiğini ortaya koymuştur. Başka bir çalışma 3 – 8 yaş aralığında uyku problemi yaşayan çocukların, ergenlik döneminde uyuşturucu kullanımı ve depresyon gibi sorunlar geliştirebildiklerini ortaya koymuştur. Yeni araştırmalar çocukluktaki kısa süreli uykunun aşırı kiloyla bağlantılı olduğunu da göstermiştir” şeklinde konuştu.

 

Çocuklarda uyku sorunlarının başlıca nedenlerini sıralan Seven, sürekli kaygı, yaşanılan stresli olaylar, sürekli cezalandırma ve istismar, uygun olmayan uyku ortamları, kullanılan ilaçlar ve ağrılı durumlar çocuklardaki uyku problemlerinin başlıca nedenleri arasında gösterdi.

 

Öncelikle bu gibi durumlarda bir uzmana başvurulması gerektiğini vurgulayan Seven, bebeklerde ve çocuklarda uyku ile ilgili şu önerilerde bulundu:

 

“Çocuklarda uyku sorunları ile başa çıkmak için neler yapılabilir?

 

Bebeğin psiko-sosyal durumuyla ilgili alınabilecek önlemler

 

Bebeklerle güvenli bir bağ oluşturmak önemlidir. Bu nedenle bebekler ve küçük çocuklar ebeveynleri tarafından fiziksel ve duygusal olarak rahatlatılmalıdırlar. Duygusal ve fiziksel olarak rahat olmayan bebeklerde uyku problemleri görülebilir.

 

Özellikle 6 ve 9. aylar arasında bebekler dış çevrelerinin daha fazla farkına varırlar ve korku davranışları sergilemeye başlarlar. Bu dönem uyku alışkanlıkları için kritiktir. Korku durumlarında bebek anne ya da bakım veren tarafından rahatlatılmalıdır.

 

Ceza alan çocuklar uyku problemleri gösterebilirler. Disiplin oluşturmak için sürekli ceza vermek uyku problemlerine neden olur.

 

Ebeveynlerin çocuklarını terk etme veya aileden uzaklaştırma gibi tehditlerden kaçınmaları gerekir.

Çocuk olumlu davranışlara cesaretlendirilmelidir. Özgüven eksikliği yaşayan çocuklarda kaygı arttığı için uyku problemi oluşabilir.

 

Uyku ile ilgili korkularının olduğunu dile getiren çocuklar ebeveynleri tarafından dinlenmeli ve iyi anlaşılmalı, asla bu durum ile ilgili çocukla dalga geçilmemeli, küçük düşürülmemeli, çocuğa onu anladığı ve yanında olduğu mesajı verilmeli. Ebeveyn bu durumla ilgili gerekirse bir uzmandan destek almalıdır.

 

Uyku ortamı ile ilgili önlemler

Bebeğin uyuduğu yatak çok yumuşak olmamalı orta sertlik tercih edilebilir.

 

Bebeklerin uyuyacakları oda yeterince havalandırılmış olmalı.

 

Özellikle bebekler yüzükoyun yatırılmamalıdır. Bu durum ayrıca ani bebek ölümlerinin de en önemli nedenleri arasındadır.

 

Bebeğin odasında hoşa giden, rahatlatıcı, doğal içerikli ( lavanta yağı gibi) bir koku olabilir.

 

Uyurken bebeğe eşlik edebilecek uygun bir uyku arkadaşı edinilebilir. ( peluş bir oyuncak, bir battaniye vs.)

Rahatlatıcı hafif bir melodi dinletilebilir. Annesin kendi sesiyle söylediği içeriği güzel olan melodili sözler de olabilir.

 

Çocuğun odasında fazlasıyla dikkat dağıtıcı uyaran olmaması, mümkün olduğunca uyarıcılardan arınık olması çocuğun daha rahat uykuya dalmasını sağlayabilir.

 

Bebeğin uyuyacağı oda aşırı ışıktan arındırılmış olmalı.

 

Ebeveyn çocuklarını video, TV vs. izledikleri ortamlarda uyutmamalı. Bazı ebeveynler bebeklerini kendileri TV izlerken ayaklarında sallayarak uyutmaktadır. Bu durum bebeklerin ya da çocukların uykuya dalma esnasında gördüklerinin ve duyduklarının uyku esnasında sürekli zihinlerini meşgul etmesini sağlayacak, rahat bir uyku uyumalarını engelleyecektir. Bazen bu durum çocukların gelişimlerini olumsuz etkileyebilir hatta çocuk için travmatik olabilmektedir.

 

Günlük rutinler

Gün içerisinde çocuğun yeterince hareket ettiğinden emin olunmasıyla birlikte, uyku öncesinde hareketli egzersizlerden kaçınılmalıdır.

 

Uyku öncesi gerekirse rahatlatıcı masaj yapılabilir.

 

Uyku öncesi banyo yaptırılması, çocuğu rahatlatarak uykuya geçişi kolaylaştırabilir.

 

Bebek uyumadan hemen önce aşırı yedirilmemeli ya da aç olmamalıdır.

 

Çocuğun gün boyunca susuz kalmadığından emin olunmalıdır.

 

Bebeğin uyumadan önce her gün aynı günlük rutinlerin yapılması kaliteli uykuya katkı sağlar. Mesela banyo sonrası masaj, masaj sonrası kitap okuma, sonra uyku gibi.

 

Ebeveyn uyku öncesi rahatlatıcı içeriklerin olduğu çocuğa uygun kitaplar okuyabilir. Özellikle içeriğinde bolca sevgi sözcüklerinin olduğu, çocuğun biricikliği üzerine olan kitaplar bakım veren ile bebek arasındaki bağlanmayı da olumlu etkileyecektir.

 

Ebeveyn çocuğun uykusunun düzenli olmasına dikkat etmelidir. Çocuğun uyku düzenini ve rutinini bozacak aktivitelerden kaçınmalıdır.

 

Ebeveynler bebeklerinin uyku düzenlerini oluşturmaya çalışırken sabırlı davranmalı kendileri de rahat olmalıdır. Nitekim yapılan çalışmalarda bebeklerde gece uykudan uyanma problemi, ebeveynlerin sürekli olarak uyku ile alakalı konularda bebekleriyle aşırı etkileşimlerine bağlı olduğu görülmüştür. Ebeveyn uyku düzeni oluştururken özellikle çocuğun bir vücut saati, uyku saati olduğunu göz ardı etmemeli, bu durum göz önüne alınarak yeni düzen oluşturulmaya çalışılmalıdır. Mesela gece saat 23.00’te uyuyan bir çocuğu saat 21.00’de uyutmak isteyen bir anne bunu aşama aşama yapmalıdır. Çünkü çocuğun vücut saati 23.00’e ayarlıdır ve bu ayarı hemen 21.00’e almak kolay olmayacaktır. Bu sebeple ilk gün 22.30’da, sonraki gün 22.00’de, sonraki gün 21.30’da, daha sonraki gün ise 21.00’de uyutarak kademeli bir geçiş sağlanmalıdır.”

SAVAŞIN GÖLGESİNDE ÇOCUK HAKLARI: ACİL DÜZENLEME İHTİYACI

 11 Ocak 2024 , Perşembe

 

Birleşmiş Milletler, 18 yaş altı her bireyi çocuk olarak tanımlar. Hukukta ise çocuk kavramı, özel korunmaya alınan kendisine özel haklar ve ayrıcalıklar tanınan yetişkin olmayan insan olarak tanımlanır. Yani çocuk hukuku, çocukların hayatlarının en kırılgan oldukları dönemde onlara hak ettikleri gibi yaşamalarını sağlamayı hedefler. Bu kapsamda çocuk hakları, kanunen ve ahlaken, dil, din, ırk, mezhep gibi hiçbir ayrımcılık gözetilmeden dünya üzerindeki bütün çocukların doğuştan; yaşama, eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik ve cinsel sömürüye karşı korunmasını hedefleyen evrensel bir kavramdır.

Dünyada çocuk hakları ilk olarak 1918’de Washington’da toplanan iş konferansında gündeme gelmiştir. Çünkü, endüstri devrimi ile birlikte özellikle yoksul ve göçmen ailelerin çocukları sanayide ağır koşullar altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılmışlardır. Oxford Üniversitesi Ekonomi Bölümü profesörlerinden Jane Humphries’a göre İngiltere’de sanayi devrimini hızlandıran temel etkenin, 19. yüzyılın başlarında 350 bini 7 ila 10 yaşları arasında olmak üzere, en az bir milyon çocuğun fabrikalarda istihdam edilmesi olduğunu belirtmiştir. Ağır çalışma koşullarında, boğaz tokluğuna çalıştırılan yüzlerce çocuk hayatını kaybetmiş bir o kadarı sakatlanmış yine bir o kadarı ise ağır fiziksel, duygusal istismara uğramış ve aynı zamanda bu çocukların eğitim almaları engellenmiştir. Batının bu hatası karşısında ilk olarak çocuk hakları kavramı ortaya çıkmıştır. Çocuk hakları ile ilgili ikinci düzenleme I. Dünya Savaşı sonrası kurulan Milletler Cemiyeti’nin çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunmasına yönelik hazırladığı “ Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi” nde ele alınmıştır. Çünkü Birinci Dünya Savaşında hayatını kaybeden 6,5 milyon sivilin büyük bir kısmını çocuklar oluştururken yine milyonlarcası sakat, yahut yetim kalmış ya da savaş sonrası beslenme, barınma, acil müdahalelere erişimde zorluk yaşayarak ihmal ve istismara uğramıştır. Üçüncü düzenleme ise II. Dünya savaşından sonra Milletler Cemiyetinin yine sivilleri gerektiği gibi koruyamamasının ardından 20 Kasım 1959’da Birleşmiş Miletlere dönüşmesi sonucu “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi” yayınlamasıyla oluşturulmuştur. Bu bildiri daha sonra 20 Kasım 1989’da “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi” olarak tekrar düzenlenmiş ve dünya üzerinde en fazla üye ülke (196 Ülke) tarafından imzalanan uluslararası insan hakları sözleşmesi olma niteliği kazanmıştır. Ancak ABD bu sözleşmeye taraf olmamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi Uluslararası Hukukta Çocuk haklarını teminat altına alan ilk yasal belge ve aynı zamanda uluslararası anlamda en çok üye ülke tarafından kabul edilen bir sözleşmedir.

Çocuk hakları sözleşmesi, çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının korunması ve gerçekleşmesini sağlamak için evrensel ölçü ve ilkeleri belirlemiştir. Bu ilkeler doğrultusunda dünya üzerindeki bütün çocukları her türlü ihmal, istismar ve kötü muamelelere karşı koruma hedeflenmiştir. Bu amaçla ülkelerin sorumluluklarını belirleyerek bütün dünyayı kapsayacak standartlar belirlenmiştir.

Günümüz 21. yüzyıl dünyasında savaşların durumuna baktığımız zaman, modern dönemde gerçekleşen bu savaşların şekli değişerek “belli coğrafyalarda” ve “vekalet savaşları” şeklinde olduğu görülmektedir. Bu durum savaşta belli bir cephe olmamasını ve milyonlarca sivilin çatışmaların ortasında kalarak hedef alınmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla sivillerle birlikte çocuklar da en ağır şekilde yaşanan çatışma ortamında kalmaktadır. Save the Childiren 2021 raporuna göre tüm çatışma bölgelerinde 450 milyon çocuk yaşamaktadır. Bunların 230 milyonu ise en ölümcül çatışma alanlarında kalmaktadır. Avrupa’da yaşayan tahmini çocuk sayısının 120 ile 150 milyon olduğunu düşünecek olursak durumun ciddiyeti hakkında daha net fikir sahibi olabiliriz. İsrail’in Filistin’i işgali ile devam eden süreçte 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren sadece 85 günde 10 binin üzerinde çocuk ölümü, bir o kadarının sakat ve yetim kalması ve 1 milyona yakınının ise temel barınma, beslenme haklarının ellerinden alınmasına, şiddet ve istismara uğramasına sebep olmuştur. Sayısal verilere bakıldığında, savaşlarda çocukların korumasız kalarak hedef halini geldiği açık bir şekilde ortadadır. Bu durum “Çocuk Hakları Sözleşmesi” nin uygulanabilirliğini bir kez daha tartışmaya açmıştır. Ne yazık ki BM tarafından azınlıkta kalan bazı ülkelere veto etme hakkı tanınması sonucu sözleşmenin dünya üzerinde en çok üye ülke tarafından onaylanmış olmasına rağmen uygulanamaması sonucunu ortaya çıkarmıştır. 

Çocuk hakları ihlalleri daha önce dünya üzerinde 3 kez düzenleme ihtiyacı doğurmuştu. Bugün yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı acilen 4. bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenleme her türlü siyasetin üstünde adil bir biçimde dünya üzerindeki bütün çocukları kapsayacak şekilde olmalıdır. Bu düzenleme hepimiz adına geleceğimizin teminatı olacaktır. Zira bu günkü şartlarda insanların geleceğe karşı umutsuz bakışı artarak devam edecektir.

Daha sürdürülebilir bir dünya ancak bugünün çocuklarının öncelikli olarak yaşama ve gelişme haklarının en iyi şekilde korunması için daha gerçekçi çözüme gidilmesi ile gerçekleşebilir. Geleceğimiz olan çocuklarımızın korunması için acil çözüm yollarına gidilmesi bütün dünya ülkelerinin ortak sorunudur ve bu sorumluluk ancak daha kapsayıcı ve eşitlikçi çözüm ile gerçekleşecektir.

 

Öğr. Gör. Zeynep Deniz SEVEN

İstanbul Esenyurt Üniversitesi

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı

Devamını Oku